Cilt bakımı dendiğinde ilk akla gelen adım temizliktir. Gün boyunca yüz, dış ortamdan gelen kir, toz, yağ, makyaj kalıntısı ve hava kirliliğine maruz kalır. Bu birikintiler zamanla gözenekleri tıkar, ciltte sivilce, siyah nokta ve mat bir görünüm oluşturabilir. Bu yüzden yüz temizleme jeli, cilt bakımının en önemli ve düzenli uygulanması gereken basamağıdır. Temiz bir cilt, uygulanan losyon ve nemlendirici ürünlerin daha etkili olmasını sağlar. Yüz temizleme jeli, yüzeydeki fazla sebumu ve kirleri ciltten uzaklaştırırken doğal nem dengesini korumayı amaçlar. Cildi gerginleştirmeden pürüzsüz bir his bırakarak arındırır. Bu ürünler her cilt tipine özel formülasyonlarla üretilir. Yağlı cilt için sebum dengeleyici, kuru cilt için nem destekleyici, hassas cilt için yatıştırıcı içeriklere sahiptir. Doğru bir yüz yıkama jeli seçimi, cilt bariyerini güçlendirmeye yardımcı olur. Hatalı ürün seçimi ise kuruluk, hassasiyet, kızarıklık ya da sivilce artışı gibi istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle ürün etiketindeki içerik bilgilerini incelemek, “komedojenik olmayan” ve “parfümsüz” ibarelerine dikkat etmek büyük önem taşır. Günlük temizlik rutini sabah ve akşam olmak üzere iki kez uygulanmalıdır. Sabah yapılan temizlik, gece boyunca biriken sebum ve teri arındırır. Akşam temizliği, gün içinde biriken kir, makyaj ve güneş kremi kalıntılarını ciltten uzaklaştırır. Bu şekilde düzenli temizlik, gözeneklerin tıkanmasını önler, cildin daha aydınlık ve dengeli görünmesini sağlar. Birçok kişi “temizleyici jel mi yoksa köpük mü daha iyi?” sorusunu sorar. Bu sorunun cevabı cilt tipine bağlıdır. Köpük formundaki temizleyiciler, genellikle yağlı ve karma ciltler için daha uygundur. Çünkü bu dokular fazla yağı nazikçe arındırır. Jel ya da krem formlar ise kuru, hassas ve atopik ciltlerde tercih edilmelidir. Bazı yüz temizleme jelleri AHA ya da BHA asitleriyle formüle edilir. Bu aktifler cilt yüzeyini yenilerken gözeneklerin içini temizler. Aşırı kullanımları ciltte tahrişe yol açabileceğinden bu ürünlerin kullanım sıklığına dikkat edilmelidir. Yüz temizleme jeli, cildin genel sağlığını koruyan, düzenli kullanıldığında cilt bariyerini güçlendiren ve sonraki bakım adımlarının etkisini artıran bir üründür. Cilt temizliğinde kullanılan ürünlerin yapısı kadar uygulama şekli de önemlidir. Jel formundaki ürünler ılık suyla nazikçe masaj yapılarak kullanılmalı ve cilt ovuşturulmadan durulanmalıdır. Bu adımın ardından cilt tipine uygun bir losyon ya da serum kullanmak, nemin ciltte tutulmasına yardımcı olur. Hassas cilt tipleri için bu aşamada kullanılan termal su içeren spreyler yatıştırıcı etki sağlar. Düzenli bakım yapan kişilerde cilt daha dengeli, daha parlak ve daha pürüzsüz görünür. Parfüm içermeyen yani parfümsüz ürünlerin tercih edilmesi, tahriş riskini azaltır ve uzun vadede cildin bariyer yapısını korur.
Doğru yüz temizleme jelini bulmanın ilk adımı, cilt tipini tanımaktır. Her cilt tipi farklı problemler ve ihtiyaçlar barındırır. Yağlı ciltler, gün içinde fazla sebum üretir. Bu durum gözeneklerin dolmasına ve siyah nokta ya da akne oluşumuna yol açabilir. Bu nedenle bu tip ciltler için salisilik asit (BHA), niasinamid, çinko ya da AHA/BHA kombinasyonu içeren jeller uygundur. Bu içerikler gözenek içini temizleyerek fazla yağı çözer, cildi matlaştırır ve sebum dengesini sağlar. Effaclar, Sebium ve SVR Sebiaclear serileri bu tür formüller içerir. Kuru ciltler, genellikle yıkama sonrasında gerginlik hisseder. Bu tip ciltlerde seramid, pantenol ve hyaluronik asit içeren kremsi formüller önerilir. Bu bileşenler nemi hapseder, cilt bariyerini onarır ve kuruluk kaynaklı pullanmayı önler. Karma ciltlerde, T bölgesi yağlı iken yanaklar daha kuru olabilir. Bu nedenle dengeleyici ve nazik formüllere ihtiyaç duyulur. Hafif jel ya da köpük formundaki ürünler, fazla yağı arındırırken yanak bölgesinde gerginlik yaratmaz. Normal cilt tipi, genellikle dengeli bir nem ve yağ oranına sahiptir. Bu ciltlerde aşırı güçlü içeriklere gerek yoktur; pH dengeli, nazik temizleyici jeller yeterlidir. Hassas ciltler ve atopik ciltler, çevresel faktörlere karşı çabuk reaksiyon verir. Bu tip ciltlerde parfümsüz, alkolsüz, termal su ya da aloe vera içeren nazik yüz temizleme köpüğü önerilir. Avene, Bioderma Sensibio ve Synchroline Rosacure serileri bu kategoriye örnektir. Cilt tipine uygun ürün seçimi, uzun vadede ciltte dengeli bir görünüm sağlar. Yanlış seçimler, ciltte istenmeyen reaksiyonlara yol açabilir. Her yağlı cilt fazla sebum üretir ve bu nedenle gözenek tıkanıklığına yatkındır. Karma cilt tipinde T bölgesi daha parlakken yanaklar genellikle daha kurudur. Hassas cilt çevresel faktörlere karşı hızlı tepki verir. Atopik cilt yapısında ise kızarıklık ve kuruluk daha belirgindir. Cilt temizliğinde amaç, sadece kir ve yağı arındırmak değil cilt dengesini korumaktır. Her cilt tipi kendi doğal bariyerine sahiptir ve bu bariyerin zedelenmesi, uzun vadede cildin görünümünü ve dayanıklılığını olumsuz etkileyebilir. Yüz temizleme alışkanlıkları da bu noktada belirleyici rol oynar. Günde bir ya da iki kez yapılan düzenli temizlik, gözeneklerin açık kalmasına yardımcı olurken aşırı yıkama, ciltte kuruluk ve tahriş yaratabilir. Temizleme işleminden sonra cildin doğal nemini geri kazanması için hafif dokulu bir nemlendirici uygulanması önemlidir. Bu adım, kuru ve hassas ciltlerin konforunu artırır. Temizleme sonrasında yüzün nazikçe kurulanması, cilt yüzeyinde mikro tahrişlerin oluşmasını engeller. Sert hareketlerle kurulanmak yerine yumuşak bir havlu ile tamponlama yapmak, cilt dokusunun korunmasına yardımcı olur. Her cilt tipinin çevresel faktörlere tepkisi farklıdır. Hava kirliliği, güneş ışığı, stres ve mevsim değişiklikleri, cildin sebum üretimini ve nem dengesini etkileyebilir. Bu nedenle cilt tipi sabit kalmaz; zamanla, yaşla ya da mevsimlerle değişim gösterebilir. Bu değişimi fark etmek ve temizlik ürünlerini buna göre güncellemek gerekir. Düzenli gözlem, cildin ihtiyaçlarını anlamayı kolaylaştırır. Yüz temizliği sağlıklı bir cilt yapısının sürdürülebilmesi için temel bir bakımdır. Doğru alışkanlıklar edinildiğinde, cilt daha canlı, dengeli ve dayanıklı bir görünüme kavuşur.
Cilt tipinden bağımsız olarak pek çok kişi belli başlı cilt endişeleri yaşar. Bunların en yaygınları akne, siyah nokta, kızarıklık, leke ve geniş gözeneklerdir. Akne eğilimli ciltler, gözenek içinde biriken yağ ve bakterilerin etkisiyle iltihaplanmaya yatkındır. Bu tip ciltlerde salisilik asit, niasinamid, çinko ya da BHA içeren jeller kullanmak faydalıdır. Bu içerikler gözeneklerin temizlenmesini ve ciltteki fazla sebumun dengelenmesini sağlar. Siyah nokta sorunu yaşayan ciltlerde glikolik asit (AHA), laktik asit ya da salisilik asit içeren jeller ölü hücreleri uzaklaştırır, gözenekleri arındırır ve cildi aydınlatır. Bu ürünlerin aşırı kullanımı cildi kurutabileceğinden haftada birkaç kezle başlanması önerilir. Kızarıklık ve hassasiyet şikayeti olanlarda asit içeriği düşük, termal su, aloe vera, pantenol ya da seramid içeren ürünler kullanılmalıdır. Bu bileşenler cilt bariyerini güçlendirir ve yatıştırıcı etki sağlar. Leke görünümü yaşayanlar için de glikolik asit ya da laktik asit içeren nazik formüller tercih edilmelidir. Bu içerikler cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olur. Bu tip temizleyiciler kullanıldığında gündüz mutlaka güneş koruyucu kullanılmalıdır. Gözenek ve sebum dengesi problemi yaşayanlarda ise niasinamid ve çinko içeren ürünler tercih edilmelidir. Bu içerikler gözeneklerin sıkılaşmasına ve cilt yüzeyinin pürüzsüzleşmesine katkı sağlar. Ciltte ortaya çıkan bu endişeler yalnızca dış görünüşü değil kişinin genel özgüvenini de etkileyebilir. Bu nedenle temizlik adımı, yalnızca yüzeysel bir bakım rutini olarak değil cildin bütünsel sağlığını koruma aracı olarak görülmelidir. Ciltteki akne, leke ya da kızarıklık gibi durumlar genellikle birden fazla faktörün birleşimiyle ortaya çıkar. Genetik eğilim, hormon dengesi, beslenme şekli, stres düzeyi ve kullanılan kozmetik ürünler bunların başında gelir. Etkili bir sonuç elde edebilmek için uygun temizleyici seçmek ve yaşam tarzına dikkat etmek gerekir. Cilt temizliği aşamasında yapılan küçük hatalar zamanla kalıcı problemlere dönüşebilir. Cilt bariyerinin zayıfladığı durumlarda agresif formüller kullanmak, mevcut problemleri hafifletmek yerine daha da şiddetlendirebilir. Bu nedenle yeni bir ürün denemeden önce küçük bir bölgede test etmek, olası reaksiyonları önlemenin basit ama etkili bir yoludur. Farklı aktif maddelerin bir arada kullanılması her zaman doğru olmayabilir. Kimyasal asitlerle birlikte kullanılan yoğun nemlendiriciler, cilt üzerinde fazla yük oluşturabilir. Ciltte renk eşitsizlikleri ve lekeler, güneşe maruz kalma ile artış gösterebilir. Temizlik aşamasından sonra düzenli olarak güneş koruyucu kullanmak, yeni leke oluşumunun önüne geçmek için en etkili yoldur. Leke eğilimli ciltlerde sabırlı olmak gerekir. Sonuçlar genellikle düzenli bakım ve uzun süreli kullanım sonrasında belirginleşir. Gözenek görünümünün azaltılması için yapılan temizleme uygulamaları da dengeli olmalıdır. Cildi fazla arındırmak, kısa vadede pürüzsüz bir etki yaratabilir ancak uzun vadede aşırı kuruluk ve sebum üretiminde artışa neden olabilir. Cilt, kaybettiği yağı telafi etmek için daha fazla sebum üretmeye başlar ve bu da gözeneklerin tekrar genişlemesine yol açar. Bu nedenle temizlik aşamasında dengeyi korumak, güçlü içeriklerle nazik bir yaklaşımı birleştirmek en doğru yöntemdir. Ciltteki her endişe geçici bir durum olarak ele alınmalı ve sabırla, istikrarlı bir bakım rutini sürdürülmelidir. Düzenli temizlik, uygun ürün seçimi ve yeterli nem desteği sağlandığında, cilt zamanla kendi dengesini yeniden bulur ve daha sağlıklı bir görünüme kavuşur.
Yüz temizleme jellerinin performansını belirleyen temel unsur, içerikleridir. Düzenli temizlik, haftalık yapılan peeling uygulamalarının verimini de artırır. AHA’lar (alfa hidroksi asitler): Ölü hücreleri uzaklaştırarak cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olur. Glikolik asit ve laktik asit, cildin yüzeyini yeniler ve daha aydınlık bir görünüm sağlar. BHA (beta hidroksi asit): Yağda çözünür yapıdadır; bu sayede gözeneklerin içine nüfuz ederek fazla sebumu çözer. Salisilik asit, akneye meyilli ciltler için en etkili içeriklerden biridir. Niasinamid: Cilt bariyerini güçlendirir, kızarıklığı azaltır ve cilt tonunu dengeler. Çinko: Antibakteriyel etkisiyle akne eğilimli ciltlerde destekleyici rol oynar. Seramid, pantenol ve hyaluronik asit: Nem dengesini korur, cilt bariyerini güçlendirir. Aloe vera ve termal su: Yatıştırıcı etkileriyle hassas ve tahrişe yatkın ciltler için idealdir. Bu içerikler tek başına değil, genellikle birbirini tamamlayacak şekilde kullanılır. Niasinamid + çinko kombinasyonu yağlı ciltlerde denge sağlarken, seramid + hyaluronik asit kombinasyonu kuru ciltlerde nem desteği sunar. Yeni bir içerik kullanmaya başlarken aşamalı ilerlemek önemlidir. Cilt, aktif maddelere alıştıkça toleransı artar. İlk günlerde hafif kızarıklık ya da kuruluk gözlemlenebilir; bu durum genellikle geçicidir. Cilt bakımında kullanılan aktif maddelerin etkili olabilmesi için doğru konsantrasyonlarda ve düzenli bir şekilde kullanılması gerekir. Aşırı güçlü içeriklerle başlamak ya da birden fazla aktif maddeyi aynı anda uygulamak, ciltte hassasiyet yaratabilir. Bu nedenle her yeni bileşen yavaşça rutin içine dahil edilmeli ve cildin tepkisi gözlemlenmelidir. Cilt bakımında istikrar, içerik gücünden çok daha önemli bir faktördür. Düzenli kullanım, ciltte kalıcı bir iyileşme sağlarken ani değişiklikler veya yoğun ürün geçişleri dengesizlik yaratabilir. Cilt tipine uygun içerikleri seçmek kadar bu içeriklerin birbiriyle etkileşimini anlamak da önemlidir. Bazı aktifler birbirini desteklerken, bazıları aynı anda kullanıldığında etkilerini azaltabilir. Asit bazlı içeriklerle güçlü nemlendiriciler aynı rutinde kullanıldığında, nemin ciltte tutulması güçleşebilir. Benzer şekilde, retinol gibi hassaslaştırıcı bileşenlerle birlikte kullanılan asitler tahriş riskini artırabilir. İçerik kombinasyonları planlanırken cildin tolerans düzeyi göz önünde bulundurulmalıdır. Cilt bakımında kullanılan her aktif madde farklı bir ihtiyaca hitap eder. Kimi hücre yenilenmesini desteklerken kimi nemi hapseder ya da iltihaplanmayı yatıştırır. Bu yüzden tek bir içerik tüm cilt problemlerini çözemez. En etkili sonuç, birkaç destekleyici bileşenin uyum içinde kullanılmasıyla elde edilir. Burada dengeyi korumak önemlidir; cildin aynı anda fazla uyarana maruz kalması, uzun vadede bariyerin zayıflamasına yol açabilir. Temizleyici ürünlerdeki aktif içeriklerin bir diğer avantajı, ciltte kısa süre kalmalarına rağmen düzenli kullanımda gözle görülür fark yaratmalarıdır. Her gün nazikçe uygulanan bir temizleyici, zamanla cilt yüzeyindeki pürüzleri azaltabilir ve daha parlak bir görünüm sağlayabilir. Bu etki genellikle birkaç hafta içerisinde fark edilir hale gelir. İçerik seçimi yapılırken yalnızca ürünün vaatlerine değil cildin mevcut durumuna da odaklanmak gerekir. Mevsim değişiklikleri, stres, beslenme alışkanlıkları ve hormonal faktörler cildin ihtiyaçlarını değiştirebilir. Dolayısıyla aynı içerik, her dönemde aynı sonucu vermeyebilir. Cilt, yaşayan bir yapıdır ve ihtiyaçları zaman içinde farklılaşır. Bu farkındalıkla hareket etmek, uzun vadede daha sağlıklı, dengeli ve dayanıklı bir cilt yapısına ulaşmanın anahtarıdır.
Yüz temizleyicilerin formu, kullanım deneyimini ve ciltteki hissi belirler. Jel formüller, genellikle su bazlıdır ve yağlı ya da karma ciltler için uygundur. Hafif dokuları sayesinde cildi ferahlatır, sebum fazlasını arındırır. Köpük temizleyiciler, yoğun köpürme özelliğiyle derin temizlik hissi verir. Bazı köpükler cildi kurutabileceği için pH dengesi gözetilmelidir. Krem ve süt formüller, kuru ve hassas ciltler için idealdir. Temizlik sonrası yumuşak bir his bırakır. Temizleme yağı ve balm formülleri, makyaj yapanlar için etkili bir ilk adımdır. Yağ bazlı oldukları için fondöten, SPF ve suya dayanıklı maskara gibi ürünleri kolayca çözer. Bu aşamada sıkça kullanılan yöntem çift aşamalı temizliktir. İlk adımda temizleme yağı ya da balm, makyajı çözer; ardından nazik bir temizleyici jel ile cilt arındırılır. Bu yöntem gözenekleri temiz tutar ve bariyeri yormaz. Gün sonunda uygulanan balm ya da makyaj öncesi tercih edilen nazik temizleyiciler, cildin doğal dengesini korur. Haftada bir yapılan maske bakımı ise gözeneklerin daha arınmış görünmesine katkı sağlar. Cilt temizleme ürünlerinin formu yalnızca dokusal bir tercih değil cildin tepkisini ve uzun vadeli dengesini etkileyen önemli bir faktördür. Her formülün ciltle etkileşimi farklıdır. Kişisel konfor hissi kadar cilt yapısının da dikkate alınması gerekir. Jel formüller ferahlık hissi yaratırken krem formüller nemi destekler, yağ bazlı ürünler ise makyajı çözmede üstün performans gösterir. Bu farklılıklar, bakım rutininde çeşitlilik sağlarken kullanıcıya kişisel bir deneyim sunar. Cilt temizliği sırasında kullanılan ürünün miktarı da etki açısından önemlidir. Gereğinden fazla ürün kullanmak, temizlik gücünü artırmaz; aksine ciltte kalıntı bırakabilir. Uygun miktarda alınan ürün, nazik masaj hareketleriyle yüze dağıtıldığında kan dolaşımını destekler ve ciltte yorgunluk belirtilerini azaltır. Uygulama sırasında su sıcaklığına dikkat etmek gerekir. Ilık su, gözeneklerin açılmasına yardımcı olurken aşırı sıcak su cilt bariyerine zarar verebilir. Farklı formları bir arada kullanmak da cilt bakımında etkili sonuçlar doğurabilir. Gün içinde hafif bir jel formül tercih edilirken akşamları daha nemlendirici özellikte bir krem temizleyici kullanılabilir. Bu yaklaşım, cildin gün içindeki değişken ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur. Soğuk ya da kuru iklimlerde krem ve süt formüller, nem kaybını önlemede etkili olurken yaz aylarında jel ya da köpük formüller ferahlık sağlar.
Cilt bakımı, sabah ve akşam olmak üzere iki ana rutine ayrılır. Gündüz rutini amacı, gece boyunca biriken sebumu temizlemek ve cildi güne hazırlamaktır. Sabahları nazik bir yüz temizleme jeli kullanmak yeterlidir. Ardından tonik, C vitamini serumu ve güneş kremi ile bakım tamamlanır. Temizlikten sonra kullanılan serum, ciltteki aktif maddelerin emilimini destekler. Gece rutini, gün boyu biriken makyaj, kir ve yağ kalıntılarını gidermek için daha kapsamlı olmalıdır. Akşamları makyaj yapan biri için çift aşamalı temizlik önerilir. Önce temizleme yağı, ardından jel formundaki cilt temizleyici kullanılabilir. Eğer cilt bakımında aktif içerikler yer alıyorsa (örneğin retinol, AHA/BHA ya da niasinamid), bunların sıralaması önemlidir. Asitli temizleyicilerle retinol ya da C vitaminini aynı rutinde kullanmamak gerekir. C vitamini sabah, retinol gece kullanılmalıdır. Doğru su sıcaklığı da temizlik kadar önemlidir. Ilık su cildi arındırır ancak bariyeri zedelemez. Sıcak su ise kuruluk ve hassasiyeti artırabilir. Cilt bakımında kullanılan C vitamini, cilt tonunu aydınlatmaya yardımcı olurken; AHA içeren temizleyiciler ölü hücreleri nazikçe uzaklaştırır. Formülünde termal su bulunan ürünler cildi yatıştırır ve ferahlık hissi verir. Parfümsüz içerikler ise hassas ya da alerjik ciltlerde güvenli kullanım sağlar. Cilt bakım rutininde süreklilik, sonuçların kalıcılığı açısından belirleyici bir etkendir. Rutin oluştururken amaç yalnızca cildi temizlemek değil onun doğal yenilenme döngüsünü desteklemektir. Sabah yapılan temizlik cildin gün içinde maruz kalacağı dış etkenlere karşı hazırlık anlamına gelirken, akşam yapılan temizlik ise biriken tüm kalıntılardan arınmayı sağlar. Bu döngü, ciltte görünür ve hissedilebilir bir canlılık kazandırır. Cilt bakımında sıralamanın doğru olması kadar ürünler arasında yeterli bekleme süresi bırakmak da önemlidir. Temizleme adımından sonra kullanılan ürünlerin cilt tarafından tam olarak emilmesine izin verilmelidir. Aksi halde ürünlerin etkisi azalabilir ya da bazı bileşenler birbiriyle etkileşime girerek istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Gece rutininde, cilt yenilenme sürecine girdiği için bu adım daha fazla özen gerektirir. Temizlikten sonra kullanılan besleyici formüller, cildin sabaha daha dinlenmiş bir görünümle uyanmasına yardımcı olur. Bir bakım rutini oluştururken cildin verdiği tepkiler dikkatle gözlemlenmelidir. Bazı günlerde cilt daha hassas olabilir; bu durumda rutindeki adımlar sadeleştirilmeli, güçlü içerikler bir süreliğine bırakılmalıdır. Aşırıya kaçmadan, cildin o anki ihtiyacına göre hareket etmek, uzun vadede daha dengeli bir yapı kazandırır. Günlük bakımın temelinde temizlik, nemlendirme ve koruma bulunur. Bu üçlü adım düzenli uygulandığında, cilt kendini yenileyebilme kapasitesini korur.
Aşırı sıcak su kullanmak ciltte kuruluk ve kızarıklık oluşturur. Fazla yıkama, cilt bariyerini zayıflatır ve sebum üretimini artırabilir. Cilt tipine uygun olmayan jel seçimi, tahriş ya da nem kaybına neden olur. “Ne kadar çok köpük, o kadar temizlik” algısı yanlıştır. Asitli ürünleri sık aralıklarla kullanmak cilt bariyerini bozabilir. Yeni ürünlerde yama testi yapmak, olası reaksiyonları önlemeye yardımcı olur. Makyaj kalıntılarını doğrudan jel ile çıkarmak yeterli değildir; misel su ya da yağ bazlı ürünle ön temizlik yapılmalıdır. Havluyla sert kurulama cildi tahriş eder; yüzü nazikçe tampon hareketlerle kurutmak gerekir. Bu ipuçları, her cilt tipi için sağlıklı ve dengeli bir temizlik rutini oluşturmanın temelini oluşturur. Jeller doğru kullanımla birlikte gün boyunca birikmiş olan kiri, yağı ve kalıntıları daha etkili biçimde ayırır. Uygun jel seçimiyle de birlikte gözenekleri derinlemesine temizleyerek siyah nokta oluşumu gibi cilt sorunlarının önlenmesinin önüne geçilebilir. Cildin nefes almasının sağlanması cilde de daha canlı bir görünüm sağladığından güzellik rutinlerinde de tercih edilmesi gereken bir konudur. Yağlı ciltler matlaştırıcı ve dengeleyici jel formüller tercih edebilir. Daha kuru ve hassas ciltler için ise sabun içermeyen ve nemlendirici içerikli jeller tercih edilebilir. Düzenli kullanım ve uzun süreli alışkanlıklar kullanımda önemlidir, kısa süreli etkiler beklemek yanıltıcı olabilir. Günlük rutinlere dahil edilecek jel kullanımı sayesinde hem cilt sağlığını hem de yüz görüntüsünü olumlu yönde etkileyebilmek mümkündür.
Günümüzde pek çok marka farklı cilt tiplerine özel yüz temizleme jeli, temizleme sütü ya da köpük formülleri sunmaktadır. Yağlı ve akneye eğilimli ciltler için La Roche-Posay Effaclar, SVR Sebiaclear, Caudalie Vinopure ve Dermoskin Acgun öne çıkar. Hassas ve kızarık ciltler için Bioderma Sensibio, Skinceuticals Gentle Cleanser ya da Avene Cleanance nazik formüller sunar. Karma ve normal ciltler için Babe, Institut Esthederm ve Darphin Purifying Foam gibi seçenekler kullanılabilir. Önemli olan, ürünün marka değil içerik yapısıdır. Cilt tipiyle uyuşmayan güçlü içerikler, en kaliteli markada bile istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Ürünleri seçerken daima parfümsüz, komedojenik olmayan ve dermatolojik olarak test edilmiş ibarelerine dikkat etmek gerekir.
Cilt tipinize göre seçim yapın: yağlı ciltlerde BHA, kuru ciltlerde seramid; hassas ciltlerde parfümsüz ürünler idealdir.
Günde 1–2 kez yeterlidir. Daha sık kullanım kuruluk ve tahrişe neden olabilir.
Ağır makyajlarda misel su veya temizleme yağı ile ön temizlik yapılmalıdır.
Salisilik asit, niasinamid ve çinko gibi bileşenler akne görünümünü hafifletir.
Hyaluronik asit, pantenol, seramid ve termal su içeren nazik formüller kullanılmalıdır.
Haftada 2–3 kezle başlanabilir. Cilt alıştıkça sıklık artırılabilir.
Asitsiz, parfümsüz ve bariyer dostu ürünler kullanılmalıdır.
Yağlı ciltler köpük veya jel hissini sever; kuru ciltler krem veya süt formunu tercih eder.
Gözenek tıkanmasını önleyerek sivilce oluşum riskini azaltır.
Ilık suyla nazik masaj yapılmalı, ardından bol durulama ile tamamlanmalıdır. Sert ovma hareketlerinden kaçınılmalıdır.